25 Kasım 2013 Pazartesi

Gezdim Gördüm: Çeşme-Alaçatı

      Bugünün gri puslu havasına inat yaz fotoğraflarına bakmak geldi içimden.Kahvaltı yaparken bile ışık açmak zorunda kalmak kadar nedir ya?O derece nefretlik bi hava var.İstanbul zaten yeterince melankolik bir şehir bu gri havalar daha hüzünlü yapıyor onu.Neyse ki henüz bir yerlerimizi donduracak kadar soğumadı hava.Koyacağım güneşli resimler bakalım içimizi ısıtmaya yetecek mi?



     Çeşme Ilıca plajı.Buzdolabındaki suyu almışlar, dökmüşler biz de içinde yüzüyoruz hissi veren klasik ege suyu gibi değil burası adı gibi ılık bir su var.İncecik kumu, berrak deniziyle ve hafiften esen rüzgarıyla, tam keyif yapılası manzarasıyla çok sevdim ben burayı.Gelecek yaz umarım tekrar gitme fırsatım olur.




       Alaçatı Ilıcaya çok yakın.Gerçekten abartıldığı kadar ünü hakediyor.Minik, şirin kapı-pencereleri mavi veya yeşile boyanmış taş evler , rengarenk çiçeklerin süslediği dar sokaklar, yörenin atmosferi bozulmadan dekore edilmiş yine içi dışı rengarenk dükkanlar butikler kafeler, insan ayrılmak istemiyor ordan.Sokaklar o kadar orijinal ve güzel ki biz gittiğimiz kısa zaman diliminde bile 5 farklı gelin-damatın fotoğraf çekimine rastladık sokaklarda.




                 Ben gün boyu gezerken kafamdan bir an olsun çıkarmadığım şapkamla çiçeklerin önünde poz vermeye doyamazken...Orta fotoğrafta biraz belli oluyor, feci kızardım o gün, bir butiğe girdiğimde aynaya bakınca farkettim ve güneş kremi sürmek için artık çok geçti.Sokakların gölge olmasına aldanmamak lazım biz beyaz ve hassas tenliler için, hala akıllanmadım o kadar güneş yanığı vakasına rağmen :)






                    Keşke daha az kalabalık olsaydı, ama ona rağmen çok güzeldi.Gelecekte diğer güzel ege sahillerini gezmek için sabırsızlanıyorum doğrusu.

23 Kasım 2013 Cumartesi

The Carrie Diaries

     Aslında büyük bir SATC fanı değilim.Hatta birçok hemcinsimin tersine The Carrie Diaries başladıktan sonra Sex And The City'yi izlemeye başladım.Hala da tüm sezonlarını bitirmiş değilim.Sıkıldıkça, vaktim oldukça izliyorum.Klasik bir amerikan lise ilişkileri dizisi evet, esas kız ve esas oğlanın birbirinden hoşlanma, çıkma, ayrılma, yeni sevgililer süreci, güzel kızlar, yakışıklı çocuklar, bolca olay mevcut.İzlemek için daha ne istiyoruz?Bi Gossip Girl değil tabi, ondaki kadar görkemli hayatlar, dedikoducu ve birbirinin arkasından sürekli iş çeviren arkadaşlar yok ama naparsın işte.







            Amerika'da sadece dizilerde değil gerçek hayatta da liseye bir ton makyajla gidiyor kızlar, amerikalı blogger kızlarımız sağolsun görüyoruz.Serbest kıyafetle okula gittiklerini zaten biliyorsunuzdur.Ben lisedeyken bırakın serbest kıyafeti, okul arması olan yünlü ceketle girmeyenin derse alınmadığı bir dönem vardı, neyse ki onu aşıp sadece siyah cekete de razı oldular.Saçımız açıksa toplamamızı söyleyen öğretmenler vardı.Şimdi oha diceksiniz arkadaşlar ama saçımız açıkken nasıl ders dinleyebiliriz değil mi yani????? .Neyse biz Carrie'ye dönelim.Dizi 80'lerde geçtiği için bol bol renkli kıyafetler renkli makyajlar var.AnnaSophia Robb diğer oyuncu yaşıtlarının aksine, kendi yaşını gösteriyor bence, hatta bazen daha küçük gösteriyor bile denebilir.19 yaşındaymış.Çok sevimli değil mi ama?







                                                Tatlı (eski) çiftimiz Carrie ve Sebastian.





        2. sezona girmeden çoktan ayrıldılar.Şimdilerde okul koridorlarında karşılaştıklarında tuhaf bir selamlaşma oluyor aralarında.Bu sezonla Samanta karakteri de diziye dahil oldu.Carrie küçük kasabasından New York'a gittiği zamanlarda eğlenceli vakit geçirdiği bir yerine (önceki Larissa) ,iki arkadaşı var artık.Tabii Carrie'nin yeni yazar erkek arkadaşını saymazsak.





                Bu sezon yine bol bol New York'un renkli hayatına, güzel kıyafetlere, tatlı çocuklara doyacağız gibi gözüküyor.Ben izlemeye devam edeceğim.Başlamadıysanız bu diziye de bir şans verin derim.



Ben neden geldim?

Herşey blog sahibesi bendenizin birazcık yalnız kalmasıyla, internet dünyasına fazlaca sarmasıyla başladı.E fena da olmadı, zaten evde vakit geçirmeyi seven ben için çok da süprayz değildi yani.Artık buraya içimde kalmasın dediğim şeyleri yazmaya,paylaşmaya karar verdim ben de.Bakalım neler çıkacak ortaya...Hoşgeldim o zaman :)